Sosyal Medyada Hakaret Suçu ve Cezası

Sosyal Medyada Hakaret Suçu ve Cezası

Av. Burak ÜÇÜNCÜ

(Yazının fikri mülkiyet hakları yazara aittir.  Makalenin herhangi bir bölümünün başka bir yayında kullanılmasına ancak atıfta bulunulması şartı ile izin verilir. İzinsiz çoğaltılamaz, tüm saklıdır)

Sosyal medya, artık önemi veya geldiği yer bakımından tartışmaya yer bırakmayan kuşkusuz her sektör ve dünyanın her yerinden her insan için önemli bir platform. Yine sosyal medyanın interneti, teknolojiyi ve hatta toplumları da değiştirdiği bir gerçek. Dünyanın her yerinden milyonlarca insanın dahil olması, sosyal medyayı adeta dünyanın en büyük ülkesi haline getirdi. Yine bu büyük ülke pek çok suçun işlenmesini kolaylaştırdığından hakaret gibi birtakım suçlara yeni zeminler oluşturdu.

İçindekiler [gizle]

Hakaret suçu nedir ve nasıl oluşur?

Demokratik toplumlarda ifade özgürlüğü elbette bireylerin en temel haklarındandır. Ancak ifade özgürlüğünün sınırı, sarf edilen sözün veya eylemin başkasının onur ve saygınlığını rencide edip etmediği noktasında değişmektedir. Bu yüzden Türk Ceza Kanunu (“TCK”) m.125’de hakaret “bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldırmak” şeklinde tanımlanmıştır.

Hakaret; Arapça’dan dilimize geçmiştir ve aşağılamak, aşağı görmek gibi anlamları ifade etmektedir . TCK’da düzenlenen hakaret suçunu ise kısaca, bir kimsenin onur ve saygınlığını rencide etmek kaydıyla o kimseye karşıya yöneltilen her türlü davranış/eylem olarak tanımlayabiliriz.

Yine doğru bilinen bir yanlışı düzeltmekte de fayda var ki; hakaret sadece sözle değil, onur ve saygınlığı zedelemesi kaydıyla her türlü eylemle de gerçekleşebilir. Örneğin bir kimseye orta parmak göstermek, çağrıştırdığı anlam dolayısıyla açıkça kişilik haklarına saldırı mahiyetinde değerlendirilebileceğinden hakaret suçunu gündeme getirebilecektir. Bu yüzden kanun, hakaret suçu ile kişilerin “şeref ve saygınlığını” korumayı amaçlamaktadır.

Hangi söz ve eylemlerin hakareti oluşturduğu noktasında tanımdan hareketle onur, şeref ve saygınlığa saldıran her türlü söz ve eylemin hakaret olduğu kabul edilse de, Yargıtay’ın kararları da bu anlamda bizim için belirleyicidir. Yargıtay’a göre “terbiyesiz” demek hakaret olarak kabul edilmezken, “gerizekalı, aptal” gibi birtakım kelimelerin sarf edilmesi hakaret suçu kapsamında değerlendirilmektedir. Yargıtay’ın tanrısal ceza dileme olarak nitelendirdiği beddua etmek, hakaret suçunu oluşturmamaktadır. “Allah belanı versin, Allah çoluğundan çocuğundan çıkarsın” gibi birtakım bedduaların hakaret suçunu oluşturmadığı Yargıtay’ın yerleşik içtihatları uyarınca bilinmektedir.

Hakaret için, mutlaka kişinin isminin söylenmiş olması gerekmez. Yöneltilen kişinin belirli veya belirlenebilir olması yeterlidir. Bu husus matufiyet unsuru olarak anılır. Söz gelimi minik serçe denildiğinde Sezen Aksu’yu anlayacağımızdan, Minik Serçe lafzı kullanılarak edilen bir hakaretin matufiyet unsuru ile birlikte değerlendirildiğinde Sezen Aksu’ya karşı yapılan bir hakaret olduğunu anlarız. Böylelikle özellikle sosyal medyada üstü kapalı hakaretlerin, matufiyet unsuru ile birlikte değerlendirildiğinde çoğu zaman hakaret oluşturabileceğini ifade etmemiz gerekir.

Yine hakaret suçunda mağdura doğrudan hakaret edilmiş olması da gerekmez. Hakaretin bir kişiye yöneltilmesi sırasında başkaca kişilerle irtibatlı olarak da hakaret edilmiş olabilir. Bu durumda başka kişilerin de mağdur olduğunu söylemek mümkündür. Örneğin bir dernek başkanına yönelik olarak “hırsızların başı” demek suretiyle hem dernek başkanına hem de dernek üyelerine hakaret edilmiştir.  Fakat direkt olarak bir grup mensubuna yönelik olarak yöneltilen hakaretin grubun diğer üyelerine yönelik olduğu da düşünülemez. Örneğin bir askere hakaret eden bir kimsenin aynı şekilde orduya hakaret ettiği düşünülemez. Bu gerekçenin konu edildiği Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (“AİHM”) Grigoriades vs. Yunanistan kararı bulunmaktadır[1].

Sosyal medyada hakaretin cezası nedir?

Sosyal medyada hakaret edildiğinde aslında klasik anlamdaki TCK m.125’deki hakaret suçu gündeme gelir. Sosyal medyada işlenen hakaret suçu, sağladığı sanallık ve her an her saniye erişim kolaylığı ve ekran önü algısı dolayısıyla sanki suç değilmiş gibi görünse de durum sanıldığı gibi değil. Gerçek yaşamda gerçekleştirilen hakaret suçu ile sosyal medyadaki hakaretin hukuki anlamda herhangi bir farkı yoktur. Hatta sosyal ağlarda işlenen hakaret suçu biraz sonra açıklayacağımız gibi, çoğu zaman hakaretin nitelikli halini gündeme getirmektedir. Hakaret suçu, sosyal medyada kendini siber zorbalığın bir aracı olarak göstermektedir. Siber zorbalığa dair ayrıntılı bilgi edinmek için Hukuki Yönleriyle Siber Zorbalık başlıklı yazımı okuyabilirsiniz.

Hakaret suçunun nitelikli hali sosyal medyada aleni hakaret edilmesiyle gündeme gelir. Hakaret suçunun cezası TCK m. 105 uyarınca üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası iken TCK 105/2 uyarınca hakaretin aleni edilmiş olması halinde verilecek ceza 1/6 oranında artırılacaktır.

Sosyal medyada aleni hakaret nasıl oluşur?

Aleniyet dediğimiz unsur, o hakaretin herkesçe görülebilir ve erişilebilir olmasıdır. Bilindiği üzere neredeyse tüm sosyal medya platformlarında herkese açık veya gizli/kilitli olmak üzere iki profil türü bulunmaktadır. Kilitli profiller yalnızca belirli kişiler tarafından görüntülenebilirken, herkese açık profillere dileyen herkes tarafından ulaşılabilmektedir. Bu yüzden sosyal medyada hakaret denildiğinde aleni hakaretin yani suçun nitelikli halinin oluşup oluşmadığının ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir.

Günümüzde sosyal medyada hakaret suçunun nitelikli (aleni) halinin gerçekleştirilmesi tek bir tuş vasıtasıyla gerçekleştirilebildiğinden daha kolay hal almıştır. Fakat burada tartışmalara konu olan, aleniyet unsurunun sosyal medyadaki yansımasının nasıl olacağıdır. Örneğin kilitli bir Twitter profiline herkesin erişmesi ve profil içeriğine ulaşması mümkün değildir. Ancak kilitli veya gizli olmayan profil içerikleri sosyal medya üyesi olsun olmasın herkesçe görülebilmektedir. Kilitli olmayan profillerde, belirlenemeyen sayıda kişi tarafından, hakarete konu içerik görülebilmekte, algılanabilmektedir. Bu yüzden gizli/kilitli olmayan herkese açık profillerden edilen hakaretlerin aleni hakareti oluşturduğunun kabulü gerekir.

Yine sosyal medyada bazı hesaplar milyonlarca takipçisi olmasına rağmen herkese açık olmayıp gizli profil kullanmak suretiyle içerik paylaşmaktadır. Burada da örneğin bir milyon takipçisi olan ancak gizli olan bir hesaptan edilen hakaretin aleni hakareti oluşturup oluşturmadığı sorunu gündeme gelecektir. Fakat her ne surette olursa olsun ilgili profil milyonlarca kişi tarafından erişilebilir olsa da dileyen herkes tarafından görüntülenmenin teknik imkansızlığı nedeniyle aleni hakareti oluşturmayacağının kabulü gerekir.

Sonuç olarak hakaret suçu sosyal medyada çok sık karşılaştığımız bir suç tipi. Ekran önü algısı nedeniyle sanki cezalandırılmayacakmış gibi bir yanılgı içerisinde olan kullanıcılara maalesef kötü bir haberimiz var: sosyal medyada hakaret etmek gerçek yaşamda hakaret etmekle aynı hukuki sonucu veriyor. Hatta yine yukarıda da ifade ettiğimiz haliyle çoğu zaman hakaret suçunun nitelikli hali olan aleni hakareti gündeme getirerek hakaret suçunun basit haline oranla daha fazla cezaların verilmesine neden olabiliyor.

[1] Bkz. AİHM, Grigoriades vs. Yunanistan kararı: https://hudoc.echr.coe.int/fre#{%22itemid%22:[%22001-58116%22]}

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir